Bir süre önce Eskişehir'li blogger arkadaşlarla buluşmuştuk. Bugün yazacağım, yarın yazacağım derken bugüne kaldı. Hepsinin kendine has güzellik, zerafet ve marifetleri var. Onları tanıdığıma çok mutluyum ve hepsini çok seviyorum.
Onlar kim derseniz ; Gooogook, Melislicious ve Nur's butik bloglarının sahibeleri. Tatlı sohbetle vakit çabucak geçti, inanın ki doyamadım. Dilerim en kısa zamanda tekrar görüşürüz. Ah, bir de harika hediyeler getirmişler :
Sevgili Nur'un ( Nur's butik ) hediyesi bu fincanların desenine bayıldım.
Sevgili Handan'ın ( Gooogook ) kendi elleriyle yaptığı nefis kolye ve ruj.
Sevgili Melis'in ( Melislicious ) daha önce hediye ettiği kolye ve bu seferki bileklik.
Ellerinin güzelliği takılarına geçiyor sanki.
Bu ara takılardan şansım açık. Erzurum'a görevli giden küçük oğlum da dönüşte bu oltu taşı bilekliği getirdi. Ben oltu taşını siyah olur diye biliyordum, meğer nadiren bu renk de çıkıyormuş.
E bu kadar takıyı koymak için bir kutuya ihtiyaç var, değil mi. Onu da Kahramanmaraş'a görevli giden büyük oğlum düşünmüş. Orada ahşap oymacılığı çok gelişmiş. Hatta gizli kilitleme sistemleri oluyormuş bu kutuların. Bunun da var ama neyse ki çok karmaşık bir şey değil. Düşünsenize, ben telaşla bir yere gidiyorum ve son anda küpe kolye falan takacağım ama kutuyu bir türlü açamıyormuşum :))
Yeni haftanız bereketli olsun !
29 Eylül 2013 Pazar
24 Eylül 2013 Salı
ÇİÇEKLİ ELBİSE DİKTİM
Güzel bir gün diliyorum herkese !
Bugüne kadar diktiğim bluz, yelek, panço v.b. paylaştım ama diktiğim elbiseleri hiç paylaşmamıştım. Yaşıma göre normal olsa da, 42-44 beden görüntülerle göz zevkinizi rahatsız etmek istemediğimden :)
Ama bu kumaşın renk ve desenini çok beğendim, zevkle diktim ve paylaşmak istedim ilk defa. Hafif parlak, dökümlü, dikmesi de giymesi de rahat . Ana rengine uygun düz ipekli kumaşla birlikte kullandım. Tasarımı benden, kalıbı pratik tarafından.
21 Eylül 2013 Cumartesi
YAĞMURLU BİR SONBAHAR GÜNÜ
Evet sonbahar geldi, yağmurlar başladı. İyi ki mevsimler var ! Doğa yenileniyor, zamanın farkına varıyoruz. Evinizin önünde bir ağaç bile olsa, dikkatle baktığınızda her gün farklı olduğunu görebilirsiniz. Zaman bir nehir gibi akıyor, hep ileri...
Ayy, bütün bunlar şu harika ahşap kutu yüzünden. Maalesef ben yapmadım, bir ustanın elinden çıkmış : evycraft. Vee, şimdi bu kutuyu hediye ediyor. Şansınızı denemek isterseniz buradan buyurun efendim.
Ayy, bütün bunlar şu harika ahşap kutu yüzünden. Maalesef ben yapmadım, bir ustanın elinden çıkmış : evycraft. Vee, şimdi bu kutuyu hediye ediyor. Şansınızı denemek isterseniz buradan buyurun efendim.
17 Eylül 2013 Salı
DAĞ HAVASINI ÇOK ÖZLEMİŞİM !
Şehirde otururken alıştığımız için fark etmiyoruz ama nasıl bir gürültü içinde yaşıyoruz...
Televizyonun sesi, asansörün sesi, üst kattakilerin tıkırtıları, alt kattaki çocukların ağlaşmaları, yan daireden gelen matkap sesi, kapının önünden geçen araçların sesi, simitçi, sebzeci, hurdacı, yakındaki inşaatın tak tukları, ambulans, tren, uçak....
Bunu, şehirden uzaklaşınca daha iyi anlıyorum, kulaklarım boşalıyor adeta.
Eskişehir'in hemen yakınındaki Bozdağ'ın eteklerinde çiftliği olan arkadaşlarımızın davetlisiydik bu hafta sonu. Yarım saat içinde dağ yollarından yükseklere çıktık. Bir süre Eskişehir'i yukarıdan seyrettik, sonra da göz alabildiğine yemyeşil yamaçlar, çam ve meşe ormanları. Tertemiz bir hava, inanılmaz sessizlik ve dinginlik. Çiftliğe vardığımızda bizi kapıda Ayaz karşıladı. Arabayı uzaktan tanıdığı için sevinçle kuyruğunu sallıyordu.
Birkaç adım ilerledik ki ne görelim... Bembeyaz elbiselerini giyinmiş ördek heyeti yolun kenarında bize karşılama töreni hazırlamış. Kanat çırparak selamlıyorlardı.
Biraz ilerleyince ise son derece gösterişli bir horoz başkanlığındaki tavuklar selamlama sırasına girmişlerdi.
Ağaçlar arasındaki dağ evi, dergilerden fırlamış gibiydi. Doğal taş ve ahşaptan yapılmış evin içi de otantik döşeliydi.
Kışın gittiğimizde şöminede meşe kütükleri yakmışlardı. Nasıl müthiş bir koku yaydığını hiç unutamam. Ev bir anda sıcacık olmuştu. Ateşin sıcaklığını yüzünde hissetmek, alevlerin dansını seyretmek doyumsuz bir duyguydu.
Çoğu antika sayılabilecek o kadar çok eski eşya vardı ki. Arkadaşlarımızın eski eşya merakını bilenler ( biz de dahil) hediye olarak elindeki eskileri getirdikleri için bu ufak çaplı müze oluşmuş.
Su havuzu,
Ateş havuzu,
At arabası,
Kuşburnu ve daha çeşit çeşit meyve ağaçları. Çocuk gibi hepsine ayrı ayrı bakıp eski dostlarımı tekrar görmüş gibi çok sevindim, doğada olmayı çok özlemişim. Bu arada, biriktirdiğim meyve çekirdeklerini özenle ektim ve can sularını verdim. Biri bile tutup fidan olsa ne güzel olur.
Bunlar da günün ganimetleri : Isırgan, acı biber ve meşe palamutları.
Velhasıl, harika bir gündü...
10 Eylül 2013 Salı
DAR GİYSİLERİ GENİŞLETMEK İÇİN
Bir giysi alırsınız, yıkayınca çeker.
Tek beden kalmıştır, "Ben bunun
içine girerim ." dersiniz ... ama
giremezsiniz.
Veya herhangi bir sebeple bir
giysiyi biraz genişletmek istersiniz. Biliyorsunuz, çareler tükenmez...
Bunun için hem pratik hem de giysiyi
daha dekoratif yapan ve kısmen transparan cazibesi katan bir yöntem uygulaması yaptım.
Söktüğüm yan dikişlerin arasına diktim.
Geceliğin eteğine de dantel geçtim ve bitti.
Bunlar da netten bulduğum uygulama örnekleri :Dar bluzları genişletmak ve yenilemek için güzel bir video : BURADA
Boyunu uzatmak istediğiniz bluz ve gömlekler için de birkaç öneri :
1. Yöntem : Pantolonu boydan boya bollaştırmak istiyorsanız.
2.Yöntem : Pantolonun alt kısımları iyi ama bel kısmı epey dar geliyorsa pantolonun iki yanındaki dikişleri yeteri kadar söküp üçgen parça ilave edebilirsiniz.
3. Yöntem : Hamilelikte de kot pantolonunuzu giyebilmek için fermuar kısmına lastik dikerek bir miktar bolluk sağlanabilir. Hamilelik sonrası sökülerek eskiye dönüşü de kolay olur.
4.Yöntem : Pantolonunuz sadece bel kısmından birkaç santim dar geliyorsa yani düğmenizi zorlanarak kapatabiliyorsanız arka ortaya üçgen şeklinde parça ilave ederek rahatlayabilirsiniz.