28 Mart 2015 Cumartesi

AĞAÇ GÜZELDİR - WOOD IS GOOD

Bahar gelince bütün doğa yeniden uyanıyor, canlanıyor. İnsanın var olduğundan bu yana bu olay, çeşitli şekillerde kutlanıyor. Farklı coğrafyalarda ve toplumlarda çok çeşitlilik gösterse de özünde hep aynı fikir ve sevinç yer almaktadır.

 Bu yıl (2015) Dünya Ağaç Günü Türkiye'de ve Eskişehir'de yapıldı. Çeşitli etkinlikler arasında en dikkat çekeni, 68 ülkeden katılan yaklaşık 300 ahşap sanatçısının katılımıyla düzenlenen atölye çalışmaları ve ziyaretçilerin meraklı bakışları altında tamamlanan eserlerle oluşturulan sergi.

 Tarihi Odunpazarı semtinde yer alan Kurşunlu külliyesindeki sergiyi benim fotoğraflarımla gezmek isterseniz, buyurun.





































24 Mart 2015 Salı

KOLAY PASTA

Bu porsiyonluk pastacıklar çok kısa zamanda ve kolayca yapılıyor.

MALZEMELER :
1 ad. kakaolu pastaban
1 paket 3ü bir arada kahve
1 küçük paket çikolata (istediğinizden )
1 paket krem şanti
1 su bardağı süt

YAPILIŞI :
Pastabanın iki katını ayırıp tezgahın üzerine koyun. Bir su bardağı ile keki daireler halinde kesin. Hazırladığınız sıcak kahveyi hepsine kaşıkla paylaştırın. Krem şantiyi tarifine göre hazırlayın. Keklerin yarısına krem şanti sürün, üzerlerine çikolata parçacıkları koyun. Diğer kekleri üzerlerine koyun ve her taraflarını krem şanti ile kaplayın. Daireler kesildikten sonra kekten arta kalanları ellerinizle ovuşturarak ufalayın ve pastacıkların etraflarına bulayın. Üzerlerini krem şanti ve çikolata rendesiyle süsleyin. Hemen servise hazır işte.


Ağız tadınız yerinde, bereketiniz bol olsun !

16 Mart 2015 Pazartesi

HEDİYELİK KURABİYE KUTUSU



Birkaç gün önce arkadaşımla buluşacaktık. Giderken kendi yaptığım damla çikolatalı kurabiyelerden götürmek istedim. Kurabiyeleri koymak için bir kap arayışına girdim. Hem hediye paketi gibi olsun hem de kurabiyeler içinde düzgün dursun istiyordum. Vee şu Pringles kutusu bu işe çok uygundu.
Çepeçevre muşamba ile kapladım. Kurdela, kumaş ve muşambadan yaptığım çiçeklerle süsledim. Kapağı da yine muşamba ile kapladım, kurdeladan sap yaptım ve tül çüçeklerle süsledim.
Yeni hafta iyilik ve güzelliklerle, bolluk ve bereketle gelsin.




11 Mart 2015 Çarşamba

TÜL RUNNER

Kumaş  dolabımı düzenlerken, bir parça tül buldum. Daha önce diktiğim bir perdeden kalmış olmalı. Bu parçadan ne yapabilirim diye evirip çevirmeye başladım. Bir- iki alternatif fikirden sonra ranır dikmeye karar verdim.
Ucuna püskül takmaya sıra gelince durakladım. Elimdeki püsküller, bu hafif tülün yanında epey ağır kalıyorlardı. Üstü kaval, altı şeşhane gibi bir görüntü ortaya çıkıyordu. Ben de kendi püskülümü kendim yapmaya karar verdim.
Tülün kumaş kenarını incecik kesip çıkartmıştım. Kağıttan yaptığım ince bir külahın üzerine bu kumaş kenarını helezonik sarıp elimde diktim. Ek yerlerine de simli kordon dolandırıp diktim.
Artık uyumsuz olma ihtimali yoktu, hepsi aynı kumaşın parçaları çünkü.
                                     ___________________________

Altı kaval üstü şeşhane :

Parçaları birbirine benzemeyen ve uygun olmayan, dolayısıyla bir işe yaramayan aparatlar hakkında veya giyim kuşam konusunda birbirine uymayan ve yakışmayan kıyafetler için altı kaval üstü şeşhâne deyimini kullanırız. Buradaki şeş-hâne kelimesinin İstanbul'da bir semt adı olan Şişhane ile herhangi bir alâkası yoktur ve Şişhane söylenişi yanlıştır. Çünki şeş-hâne diye namlusunda altı adet yiv bulunan tüfek ve toplara denir. Yivler mermiye bir ivme kazandırdığı için ateşli silahların gelişmesinde önemli bir yere sahiptir. Evvelce kaval gibi içi düz bir boru biçiminde imal edilen namlular, yiv ve set tertibatının icadıyla birlikte fazla kullanılmaz olmuş ve gerek topçuluk gerekse tüfek, tabanca vs. ateşli silahlarda yivli namlular tercih edilmiştir. Merminin kendi ekseni etrafında dönmesini ve dolayısıyla daha uzağa gitmesini sağlayan yivler bir namluda genellikle altı adet olup münhani (spiral) şeklinde namlu içini dolanırlar. Altı adet yiv demek, namlunun da altı bölüme (şeş hâne = altı dilim) ayrılması demektir ki halk dilinde şeşâne (şişane değil) şeklinde kullanılır.
Bu izahtan sonra üstü kaval, altı şeşhâne biçiminde bir silah olmayacağını söylemeyi zaid addediyoruz. Çünki kaval topların attığı gülle ile şeşhânelerden atılan mermi farklıdır. Keza kaval tüfekler ile fişek atılırken şeşhane namlulu tabancalardan kurşun atılır. Bu durumda bîr silah namlusunun yarısına kadar kaval, sonra şeşhane olması da mümkün değildir. Ancak yine de vaktiyle bir avcının, yivlerin icadından sonra çifte (çift namlulu) tüfeğinin kaval tipi namlularının üst kısımlarını teknolojiye uydurmak için şeşhâne yivli namlu ile takviye ettiğine dair bir hikâye anlatılır. Hattâ bu uydurma tüfek öyle acayip ve gülünç bir görünüm almış ki diğer avcılar uzunca müddet kendisiyle alay etmişler ve "Altı kaval üstü şeşhâne / Bu ne biçim tüfek böyle" diyerek kafiyelendirmişler. O günden sonra halk arasında bu hadiseye telmihen birbirine zıt durumlar için altı kaval üstü şeşhâne demek yaygınlaşmış ve giderek deyimleşerek dilimize yerleşmiştir.
Kaynak:  Sabah gazetesi