10 Temmuz 2016 Pazar

İSTANBUL SİLÜETİ - KOT ÇANTA

 Bu sefer yeni bir tasarım çalıştım. Daha önce bir çantada uygulanmayan, en azından benim görmediğim, gece İstanbul silüeti desenini kullandım.
 Romantik bir çanta olsun istedim. Ay ışığında hayal gücümüz devreye giriyor ve her şey olduğundan daha güzel, daha romantik görünüyor. Bunu desteklemek için çiçekler, danteller, fırfırlar kullandım.
 Kalp şeklindeki detayları da unutmamak lazım.
 Boğazda mehtaplı bir gecede gezinti yapar gibi. Sarayburnu' dan Galata kulesine, vapurdan Kız kulesine, denizdeki yakamozlardan gökteki yıldızlara kadar her şey var.
 Gecede açan çiçek desenli astarı ve cebiyle içi de şık ve kullanışlı oldu.
Ben çok sevdim, umarım siz de beğenirsiniz.

15 Haziran 2016 Çarşamba

TİŞÖRTTEN KAPI SÜSÜ NASIL YAPILIR ?

 Normal insanların eski, atık veya gereksiz olarak gördükleri eşya ve malzemeleri değerlendirip yeni bir şeyler yapmayı seviyorum ya, komşularım da alıştı, bana göstermeden bir şey atmaz oldular. Ancak benim onayımdan geçen eşyalar atılabiliyor :))
İşte yine bir gün, komşum birkaç tişört getirdi. Ufak delikleri ve çamaşır suyu lekeleri var, o yüzden giysin diye kimseye veremem, dedi. Cam bezi, toz bezi olarak da kullanmam, bunlardan bir şey olursa bırakayım, yoksa atacağım, dedi. Bırak, bir bakayım, dedim.
 Ziyan eder miyim diye düşünmeden kumaş doğramak çok rahatlatıcı, çok iyi geliyor insana, tavsiye ederim.
Bütün tişörtleri işte böyle ince şeritler şeklinde kesip renk renk yumaklar elde ettim. Onlardan iri ponponlar yaptım.
 Tişörtlerden artan ve önceden elimde kalan küçük parça kumaşlardan kalpler diktim ve süsledim.
Daire şeklinde kestiğim bir kartonu kumaşla kapladım. Ponponları silikonla üzerine yapıştırdım.
Bir parça kırmızı şifon kumaştan güller;




 Kurdela, dantel ve boncukla çiçek yaptım.
 Kalpleri bocuklarla birlikte alt tarafa ekledim
 Hızımı alamadım, kalpli süslemelere kapı kolunda da devam ettim. Şimdi hem benim hem komşumun kapısında birbirine benzer kapı süslerimiz var. Bir sonraki değerlendirmeye kadar bizde görüntü bu :))

12 Haziran 2016 Pazar

BALKAN GEZİSİ - SOFYA

Merhabalar! Bloguma daha çok vakit ayırmak istedikçe, araya hep bir şeyler giriyor. Çok şükür ki iyi şeyler. Bu yıl leyleği tarlada görmüştüm ama bir geziyorum, bir geziyorum... Havada görseydim nasıl olacaktı acaba, evlere gelmezmişim :))
 Baştanbaşa Balkan turuna gittik. Çok yoğun bir program, oldukça yorucu bir tempo ama bir o kadar da zevkli ve güzeldi. Harika bir rehberimiz vardı, o kadar çok şey öğrendim ki. Çok memnunum, çok !
 Gezi 9 gün, 7 gece sürdü. Her gün başka bir ülke, birkaç şehir ve başka bir otel. Kaç tane sınır geçtik saymadım ama pasaportum damgalarla doldu ve epey yıprandı.
 İlk durağımız Bulgaristan'ın başkenti Sofya idi. Elimden geldiğince fotoğraf ve video çekmeye çalıştım. İyi ki çekmişim, yoksa o tempoda nerede ne gördüğümü ve ne öğrendiğimi karıştırırdım. Şimdi sakin ortamda o fotoğraflara bakarken her şeyi tekrar hatırlıyor ve yaşanan eğlenceli olaylara bir daha gülümsüyorum.





 Yukarıdaki, Türk konsolosluğu binası. Aşağıdaki ise konsolosluğun üzerinde bulunduğu cadde ve hala "İstanbul yolu " adını taşıyor.
Bundan sonraki durağımız Bosna Hersek'in başkenti Üsküp olacak. Bu hamarat küçük kızı, Bulgaristan - Bosna Hersek sınırında beklerken gördüm :))


10 Mayıs 2016 Salı

PUF ÇİÇEKLİ KOT ÇANTA

 Yeni kot çantamla karşınızdayım. Gri renkli kot kumaşla çalıştım. Gri renk biraz solgun kaldığı için rengarenk çiçekleri olan bir kumaşla canlılık katmak istedim.
 Çantayı, büzülebilen torba şeklinde tasarladım. İplerin ucuna kalpler yaptım.

 Dıştaki cebin üzerine kendi kumaşından ve kumaştaki renklere uygun düz kumaşlardan puf çiçekler yaptım.

 İçi dışından daha mı cıvıl cıvıl oldu ne :)) Bazen öyle, bazen böyle de kullanılabilir, içli dışlı gibi. Kampanya sloganına benzedi : Bir al iki kullan !
Çok daha iyi ve huzurlu günlerde buluşmak dileği ile hoşça kalın.

29 Nisan 2016 Cuma

BORNOZLU BEBEK

 Bu bornozlu bebekleri internette, Brezilya kaynaklı sitelerde görmüştüm. Esprili oluşlarını ve pek alışık olmadığımız şekilde banyolarda aksesuar olarak kullanılmaları çok hoşuma gitmişti. Çok çeşitli örnekler biriktirdim ama hepsinin ortak özelliği, yüzlerinin çocuk çizmiş gibi çarpık çurpuk oluşlarıydı. Hatta bazıları ürkütücüydü.
 Kendi tarzımda bebekler yapmaya karar verince, öncelikle yüzlerini düzgün ve güzel yapmaya kararlıydım. Epey deneme yanılma çalışması sonucunda önce bebeklerin kalıplarını çıkardım. Sonrası nispeten daha kolay geldi.
 Bebekler birçok değişik şekilde oturtulabiliyor, ellerine tuvalet kağıdı, kulak çubuğu, sabun, pamuk, lif gibi malzemeler tutturulabiliyor.
 Yalnız bu bebeklerin bir kusuru var; Yalnız başınayken gayet asil, terbiyeli ve hizmete hazırken başkasıyla bir araya geldiklerinde kafa kafaya verip sohbetin dedikodunun dibine vuruyorlar :)
 İşte aynen böyle, ev yansa haberleri olmayacak, öyle dalmışlar. E bana da birer kahve yapıp götürmek kalıyor.
 İşte hanım sultan hamamdan çıkmış, bornozuyla havlusuyla soluklanırken manzaralı yerine kurulmuş köpüklü kahvesini bekliyor.
Arkamı döndüğüm an fiskos başlıyor, kesin beni çekiştiriyorlar. Besle kargayı oysun gözünü, diye boşuna dememişler.

21 Nisan 2016 Perşembe

EDİ - BÜDÜ YASTIKLARI

 Bir süredir aksilikler yaşadım buralardan uzak kaldım. Çok şükür ki sağlık veya benzer bir sorun değildi. Tamamen teknik ve ona bağlı olarak gelişen bir durumdu. Ayrıntılara girip yazıyı uzatmak istemiyorum. Teknik sorunlar çözüldü çözülmesine ama ben epey soğumuştum blog yazmaktan. 
Haberlerde içim sızlayarak dinlediklerim, şehrimizden kalkan şehit cenazeleri, yakınlarımızın ateşin içine gönderilen ciğerpareleri... Dün kara denenlerin bugün ak, ak denenlerin kara çıktığını görmek beni çok yordu.
E bir de instagram var ya, orada her şey çok daha çabuk oluyor ya, insanı fena etkiliyor. Taa ki, bugün sevgili Türkan hanımdan (Özgün tasarım bloğu sahibesi) bir mesaj alıncaya kadar; Neredesin Nowa, diyordu. Çok haklıydı, ben nerelerdeydim, artık toparlanma vakti gelmemiş miydi. Yokluğumu fark ettiği ve beni "kış uykusundan" uyandırdığı için ona minnettarım ve teşekkür ediyorum.
 Bu arada boş durmadım, çeşitli tasarım ve uygulama işlerine devam ettim. İşte onlardan biri, bebek odası veya bebek yatağı için tasarladığım Edi - Büdü yastıkları :)

 Büdü kızın saçlarını toplayıp kurdela taktım,
 Edi oğlanın saçlarını kahkül taradım ve papyonla süsledim.
İkisi de güleryüzlü, şirin mi şirin oldular. Sahibi olacak bebiş de onlara bakıp bakıp gülümsesin diye.
Dilerim güzel ülkemde artık sadece güzel şeyler olsun, çocuklar babasız kalmasın ve hepsinin yüzü hep gülsün.

26 Şubat 2016 Cuma

UÇAN KIZ

Yeni kot çantamla karşınızdayım. Bu sefer romantik bir rüya temasını çalıştım. Gelin size rüyamı anlatayım, "hayır olsun" demeyi unutmayın ama :)

Kendimi cennet gibi güzel bir yerde görüyorum. Yemyeşil çayırlarda nefis renklerde, mis gibi kokan çiçekler açmış. Dön dön bakıyorum, her taraf çiçek! Rastgele yürümeye başlıyorum. Epey gittikten sonra bir tepeye çıkıyorum. Tepenin ortasında bir ağaç var. Ama bu ağaç, bildiğimiz ağaçlardan çok farklı. Hiç yaprağı yok, her dalında yıkım yıkım çiçek açmış. Ve bütün çiçekler kalp şeklinde. Her bir çiçek, pembeden eflatuna kadar farklı tonlarda. Tepenin üstünde duruyorum, esen tatlı rüzgarı daha iyi hissetmek için kollarımı iki yanıma açıyorum ve gözlerimi kapatıyorum. Gözlerimi tekrar açtığımda bembeyaz pufuduk bulutlardan bir ip sarktığını görüyorum. O ipe tutunup, bulutlarla birlikte uçuyorum, uçuyorum. Rüzgar saçlarımı savuruyor, ben ayaklarımı boşlukta sevinçle çırpıyorum.
 Ee, sizce bu rüyayı nasıl yorumlamak lazım ? Bir tarafın açıkta kalmış cevabını peşinen eliyorum arkadaşlar, ona göre :))
Buraya kadar yazımı okuyan herkese cennet gibi güzel bir ülkede huzurlu, mutlu, sevgi dolu bir yaşam diliyorum.